(( hayatımdan yapraklar...
...karakoyunlu hatıralarımdan ))
Kış çillesiydi dünya doyaklık kurt deliginden çıkamıyor
yoksulluk yüzünden
Telaferi Bırakmış kara koyunlu köyünde bulunuyorduk,
geçen yılın kırğınıydık çünkü ekeregimiz taşkın(sel) almıştı,böylece kışa aç ürrüt
inmiştik çıplak camî evine benzeyen çamur evimizde ne yarma
ne bulğur ne yağ bulunuyordu fakat yıl yağmurlu dünyanın yüzünde hayir bereket
mutluluk gülümsüyordu yılın kıballığını (verimliligini)salıklanıyorduk dolayısıyla
babamı bir tağar buğday selef(peşin) almak için telafere yollamıştık (Cuma
yağsa sebt(Cumartesi) açar sebt açsa biycihad açar) dedikleri gibi belki bir az
den dün alırık fakat babam eglendi(gecikti) gelmedi bıçak kemige dayanmış ağabeğim
(bakır)her gün günden
Önce yüzünü el ayak kesici yele vererek üfürülmüş
bir küçük çupun üstünde buzları kıra kıra(dicle)ırmağını kesip(hilile)havısinda
günlükçülük ilerdi düş kimi yadıma düşüyor o gün(ve o gün gibi günler hayatta
birer hatıralardır) kar yağıyordu akşam üstüydü rahmeti annem çineden(pamuk
dermekten ) döndü ve ağabeğim bakırda çupu sırtında çimçeşe çimçeşe hemen ardından
eve geçti evde bir zad yok su,tuz,undan îbaret bir yağsız bulamaç aşı yaptı annem sögüt kökünden bir büyük mankal od
yaktı ve dünün kalan kulan çüregini doğrayıp ateşin etrafına yığışıp o yağsız
bulamaç aşını oturduk halavatlı halavatlı yemeğe ne oturak!!!bir kaç med(yoğun
ağaç direk),kıtıkle(ince ağaç direk)le bir iki şağban(pişte-yük) kamışla
sıvaklı evimiz akıyordu gögden inen yağmur başımıza dökülüyordü evde olan
olmayan kap kacağı akan yerlere serdik durmaksızın kap
Kacağa damcılıyan yağmur taneleri gürültülü bir ses
çıkarıyordu yağmur geldikçe şiddetleniyor gög gürüldüyor şimşek çakıyor gögden
inen yağmur başımıza dökülüyor diyersen belki gög yere düşmek istiyor o mankal
odunuda tanrı bize reva görmedi oda körlendi soğuktan kasel olmştuk(el ayağımız
donmuştu )yemekte iştahımız almıyordu
yağmur suyundan çoğalmış bulamacımızda kabında kaldı ,hala o günü
yadladıkça yüreğim çızım çızım çızıldıyor o zavallı annem ki: o yaşlı halinde
işten yorğun arğın gelip üstümüze kara basan o felakete uğradığına .
Gece ilerledi dünya artık açılıyor, ruzgar avundu
yarı gece horuzu baynadı biz henüz aç uykusuz
kar yağmur daha yağmıyor yinede çeperden sızılan yağmur
Taneleri bir birine yol vermiyor annem iyse el ayağı
kavışmış küçük kardeşimi kucağına sıkıp bir bucağa kısılmış velhasıl o yarı
gece vaxtı titrede titrede dam üzerinde
bir arşın boyu kömelenen karı kürekte
dam ardına çevirmek zorunda kaldık hava kesiyor üstümüze kader gibi çöken o
ağır felaketten kurtar olunca candan bizar olduk damdan indik kan terde gözümüz yer görmüyor,yir yatağımız çım
çığ yeniden bir mankal odu yaktık kızınınca
üst başımız kuruyunca dünya sabah oldu gög yüzü bir berber aynasına döndü güg
yüzünde bir parça bulutta
Bile görünmüyordu yaylalara tarlalara gönüllere
hayat veren bir güneş doğdu
Müjdeli sabah görünüyordu babam telaferden döndü ferehli
ağır pahasına bir parça yer satmıştı borcumuz harcımız ödedik kışın münasını
eve koyduk yüzü kıbal(başakları gebe-verimli) yazı biçini karşıladık. .
Rıza Çolakoğlu
0 التعليقات:
إرسال تعليق