ملاح

ملاح

Telafer

Telafer
2017

الجمعة، 3 مارس 2017

( hayatımdan yapraklar.....karakoyunlu hatıralarımdan )

(( hayatımdan yapraklar...                               
                  ...karakoyunlu hatıralarımdan ))    
Kış çillesiydi dünya doyaklık kurt deliginden çıkamıyor yoksulluk yüzünden
Telaferi Bırakmış kara koyunlu köyünde bulunuyorduk, geçen yılın kırğınıydık çünkü ekeregimiz taşkın(sel) almıştı,böylece kışa aç ürrüt inmiştik çıplak camî evine benzeyen çamur evimizde ne yarma ne bulğur ne yağ bulunuyordu fakat yıl yağmurlu dünyanın yüzünde hayir bereket mutluluk gülümsüyordu yılın kıballığını (verimliligini)salıklanıyorduk dolayısıyla babamı bir tağar buğday selef(peşin) almak için telafere yollamıştık (Cuma yağsa sebt(Cumartesi) açar sebt açsa biycihad açar) dedikleri gibi belki bir az den dün alırık fakat babam eglendi(gecikti) gelmedi bıçak kemige dayanmış ağabeğim (bakır)her gün günden
Önce yüzünü el ayak kesici yele vererek üfürülmüş bir küçük çupun üstünde buzları kıra kıra(dicle)ırmağını kesip(hilile)havısinda günlükçülük ilerdi düş kimi yadıma düşüyor o gün(ve o gün gibi günler hayatta birer hatıralardır) kar yağıyordu akşam üstüydü rahmeti annem çineden(pamuk dermekten ) döndü ve ağabeğim bakırda  çupu sırtında çimçeşe çimçeşe hemen ardından eve geçti evde bir zad yok  su,tuz,undan îbaret bir yağsız bulamaç aşı yaptı annem sögüt kökünden bir büyük mankal od yaktı ve dünün kalan kulan çüregini doğrayıp ateşin etrafına yığışıp o yağsız bulamaç aşını oturduk halavatlı halavatlı yemeğe ne oturak!!!bir kaç med(yoğun ağaç direk),kıtıkle(ince ağaç direk)le bir iki şağban(pişte-yük) kamışla sıvaklı evimiz akıyordu gögden inen yağmur başımıza dökülüyordü evde olan olmayan kap kacağı akan yerlere serdik durmaksızın kap 
Kacağa damcılıyan yağmur taneleri gürültülü bir ses çıkarıyordu yağmur geldikçe şiddetleniyor gög gürüldüyor şimşek çakıyor gögden inen yağmur başımıza dökülüyor diyersen belki gög yere düşmek istiyor o mankal odunuda tanrı bize reva görmedi oda körlendi soğuktan kasel olmştuk(el ayağımız donmuştu )yemekte iştahımız almıyordu  yağmur suyundan çoğalmış bulamacımızda kabında kaldı ,hala o günü yadladıkça yüreğim çızım çızım çızıldıyor o zavallı annem ki: o yaşlı halinde işten yorğun arğın gelip üstümüze kara basan o felakete uğradığına .                                                                                                                             
Gece ilerledi dünya artık açılıyor, ruzgar avundu yarı gece horuzu baynadı biz henüz aç uykusuz  kar yağmur daha yağmıyor yinede çeperden sızılan yağmur      
Taneleri bir birine yol vermiyor annem iyse el ayağı kavışmış küçük kardeşimi kucağına sıkıp bir bucağa kısılmış velhasıl o yarı gece vaxtı titrede titrede  dam üzerinde bir arşın boyu kömelenen  karı kürekte dam ardına çevirmek zorunda kaldık hava kesiyor üstümüze kader gibi çöken o ağır felaketten kurtar olunca candan bizar olduk damdan indik kan terde  gözümüz yer görmüyor,yir yatağımız çım çığ  yeniden bir mankal odu yaktık kızınınca üst başımız kuruyunca dünya sabah oldu gög yüzü bir berber aynasına döndü güg yüzünde bir parça bulutta      
Bile görünmüyordu yaylalara tarlalara gönüllere hayat veren bir güneş doğdu        
Müjdeli sabah görünüyordu babam telaferden döndü ferehli ağır pahasına bir parça yer satmıştı borcumuz harcımız ödedik kışın münasını eve koyduk yüzü kıbal(başakları gebe-verimli) yazı biçini karşıladık.                           .                                                                                                                                  

Rıza Çolakoğlu
 

0 التعليقات:

إرسال تعليق