من روائع الاديب والشاعر التلعفري
رضا جولاق اوغلو
((kör dive))
1960:- yılında kara koyunlu köyünde ilk okulun dördüncü sınfında bizimle,öz adı (mehmet ali) olan ancak bütün köyde (kör dive) adıyla tanınan karışık kaşlı,seyrek saçlı,yaynak burunlu: bir gözü kör,öbür gözüde şaş,tıknaz bir çocuk vardı: huyu,ameli,adeti bam başka bir çocuk,mektebe... (okula)gün doğmadan önce gelirdi yalnız içeri geçmezdi,mektebin kapısında bekçi dururdu,ve gelen öğrencilere şer satardı zil çalındıktan bir çeyrek saat sonra sanki camiye geçiyor ayak kabılarını yazda(dışarda)soyup ders yerine gelirdi.gayet zeki ve hazır cevap iysede dersten hiç bir şey anlamazdı muallimin(öğretmenin) söyledikleri bu kulağından girip öbür kulağından çıkardı,okul hayatında sadece bir soruya cevap verdigini hatırlıyorum,bir gün mehmut efendi ondan bir eksi birin(1-1=?)sonucunu sordu .kör dive iki(2) olacak hocam dedi mahmut efendi kızarak nasıl bu hey!!! Ahmak dedikte ...kör dive bir gebe kadın doğsa onunla çocuğu iki olacaktır cevap verdi. kör dive çok şirret ve titizdi,sadece sınfının değil bütün okulun soytarısıydı (gülüncüydü) ders sırasında dinç oturmazdı,bunu gıdığlardı...onu çimdiklerdi zaten ,(kötülükten peki yokıydı)sopa, yumruk,silleyi aldırmazdı çünkü,kolları,uzun,kalın derili ve tıpkı arsız katır palanını(eyerini) andıran bir palto giyerdi,öğretmen ona sopa döşerken kirpi gibi başını karnına koyup ellerini içeri çekerdi,ders bittmi? Kara kıyamet kopardı istirahet sırasını öğrencilerin burnundan getirirdi,okulda sataşmadığı öğrenci kalmamıştı parça kağıtlara birem birem(bu oğlak satılıktı) yazardı ve öğrencilerin dallarına yapıştırırdı .davamdan sonra bize gün göstermezdi şatta(ırmakta) çimseydik paltarımızı(partal) yani elbisemizi giyerken camura bulardı,önünden kimse kaçamazdı avucunu çamur doldurup bizi katağlardı topta oynasaydık baş çıkaramazdık parmakları arasında sakladığı iğneyle topumuzu patlatırdı ve zağel(hileci) olduğu için hiç kimse onunla aşşuğ (aşığ) ve tebel (miskit) oynayamazdı,ancak ben oynayabilirdim ama ne fayda? Ben onu uttuktan(kazandıktan)sonra beni dövüp bütün aşığ ve miskitlerimi elimden alırdı,kör divenin en büyük düşmanı matematik dersiydi,titiz ve haylaz olduğu için mahmut efendi ondan gayet iğrenirdi,bir gün mahmut efendi ders vererken rihlesi(sırası)üstüne bir baş kuru soğanla bir sac çüregini(ekmegini)koyduğunu ve ağzı çiğnedigini gördü sığdıramadı öfkeli bir tavırla be...hey ..?! edepsiz çöcuk burası lokantamı?! Yoksa ders yeri derek hemen müdürün odasına segirdi(koştu) müdürde kapıcıyı yollayıp kör diveyi odasına çağırdı bir süre çeperini(şakağını) avdıktan sonra , onu anneden doğma çıkarıp iki eli,iki ayağını bağlayıp bir karınca evi üstünde bir kazığa bağladı, devam bitince kör divenin gövdesi su çiçeği çıkarmış birisin gövdesine döndü,dadı,feryadı debenk(sağır) ediyordu,o günden böyle kör dive daha mektebe uğramadı.
Rıza çolak oğlu
رضا جولاق اوغلو
((kör dive))
1960:- yılında kara koyunlu köyünde ilk okulun dördüncü sınfında bizimle,öz adı (mehmet ali) olan ancak bütün köyde (kör dive) adıyla tanınan karışık kaşlı,seyrek saçlı,yaynak burunlu: bir gözü kör,öbür gözüde şaş,tıknaz bir çocuk vardı: huyu,ameli,adeti bam başka bir çocuk,mektebe... (okula)gün doğmadan önce gelirdi yalnız içeri geçmezdi,mektebin kapısında bekçi dururdu,ve gelen öğrencilere şer satardı zil çalındıktan bir çeyrek saat sonra sanki camiye geçiyor ayak kabılarını yazda(dışarda)soyup ders yerine gelirdi.gayet zeki ve hazır cevap iysede dersten hiç bir şey anlamazdı muallimin(öğretmenin) söyledikleri bu kulağından girip öbür kulağından çıkardı,okul hayatında sadece bir soruya cevap verdigini hatırlıyorum,bir gün mehmut efendi ondan bir eksi birin(1-1=?)sonucunu sordu .kör dive iki(2) olacak hocam dedi mahmut efendi kızarak nasıl bu hey!!! Ahmak dedikte ...kör dive bir gebe kadın doğsa onunla çocuğu iki olacaktır cevap verdi. kör dive çok şirret ve titizdi,sadece sınfının değil bütün okulun soytarısıydı (gülüncüydü) ders sırasında dinç oturmazdı,bunu gıdığlardı...onu çimdiklerdi zaten ,(kötülükten peki yokıydı)sopa, yumruk,silleyi aldırmazdı çünkü,kolları,uzun,kalın derili ve tıpkı arsız katır palanını(eyerini) andıran bir palto giyerdi,öğretmen ona sopa döşerken kirpi gibi başını karnına koyup ellerini içeri çekerdi,ders bittmi? Kara kıyamet kopardı istirahet sırasını öğrencilerin burnundan getirirdi,okulda sataşmadığı öğrenci kalmamıştı parça kağıtlara birem birem(bu oğlak satılıktı) yazardı ve öğrencilerin dallarına yapıştırırdı .davamdan sonra bize gün göstermezdi şatta(ırmakta) çimseydik paltarımızı(partal) yani elbisemizi giyerken camura bulardı,önünden kimse kaçamazdı avucunu çamur doldurup bizi katağlardı topta oynasaydık baş çıkaramazdık parmakları arasında sakladığı iğneyle topumuzu patlatırdı ve zağel(hileci) olduğu için hiç kimse onunla aşşuğ (aşığ) ve tebel (miskit) oynayamazdı,ancak ben oynayabilirdim ama ne fayda? Ben onu uttuktan(kazandıktan)sonra beni dövüp bütün aşığ ve miskitlerimi elimden alırdı,kör divenin en büyük düşmanı matematik dersiydi,titiz ve haylaz olduğu için mahmut efendi ondan gayet iğrenirdi,bir gün mahmut efendi ders vererken rihlesi(sırası)üstüne bir baş kuru soğanla bir sac çüregini(ekmegini)koyduğunu ve ağzı çiğnedigini gördü sığdıramadı öfkeli bir tavırla be...hey ..?! edepsiz çöcuk burası lokantamı?! Yoksa ders yeri derek hemen müdürün odasına segirdi(koştu) müdürde kapıcıyı yollayıp kör diveyi odasına çağırdı bir süre çeperini(şakağını) avdıktan sonra , onu anneden doğma çıkarıp iki eli,iki ayağını bağlayıp bir karınca evi üstünde bir kazığa bağladı, devam bitince kör divenin gövdesi su çiçeği çıkarmış birisin gövdesine döndü,dadı,feryadı debenk(sağır) ediyordu,o günden böyle kör dive daha mektebe uğramadı.
Rıza çolak oğlu
0 التعليقات:
إرسال تعليق