( Telăfer ses sanătkărları...
...usta makamşınas ăli idris... )
***
1-1941 de telafer-su mahallesinde dünyaya göz açtı
2- 1947 de sanat dünyasına atıldı
3- 1955 de makam çağırmaya başladı
4-1958 de sığara içmeye başladı
5- 1966 de saz çalmak öğrendi
6-1989 den bu yana sığaranın etkisini sezmektedir
7- üç payı kız bir payı oğlan bir köme çocuk babasıdır
8- evvel yapıcı olarak çalışırdı şimdiyse makam çağırmayı kendisine meslek edinmiş, bizim makamşınas ali idris makam çağırmak için dünyaya gelmiş,makam için yaşıyor ve makam çağıra çağıra beş günlük fani dünyaya el veda edecektir.
9- kısa boylu,buğday benizli,kılıç burunlu,uçan kuşu gökte kapan, sözü yüz be yüz, kin taşımayan,riyadan uzak,alçak gönüllü, kapısı iki kanatına her gelene açık orta yaşlı bir adamdır.
***
İnsan oğlu ve ekiz tayı olan rürkü birbirini tamamlayan iki parçadır,türk şaȋri nazım hikmetin dedigi gibi(yaşanılmaz türküsüz) çünkü insanı doğuran, besleten, büyüten, sevdiren, eğleyen, belkide mutluluğa kavuşturan türkü,ezgi ve ahenktir ..
Türkü insa oğlunun bütün dönemlerinde rol oynayan bir varlıktır.
Anne ev işlerinde gömük olduğu sırada, ağzında lastık meme beşikte kıvrınırken çocuğun kiğılandığı en güzel türkü değilmi:! Genç kızın oya ve gergef nakışları yaparken mirilendigi türkülerin bir çeşiti değilmi?! Yıl sonu sınavlarına hazırlanan talebenin ezberindeki şiirleri güfteledigi türkülerin bir türü değilmi.?!...
Çocuğunu nenilerken annenin dilinden dökülen ballı leylalar en içli türküler değilseler...nelerdir?!vaktiyle atalarımız babalarımız biçin biçerlerken orak kaynak sesine uyğun okudukları(haddadi)besteleri tarihe mal olan folklorsel tütkülerden başka bir şey değildir, türküler iki çeşittir:-
1- Acı ve ezinç türküleri 2- sevgi ve sevinç türküleri
Her iki türünde özel cumhuru ve özel yandaşları bulunur bir az önce dedigimiz gibi türküler iki annenin çocuklarıdır birisi sevgi ve sevinç ötekisi acı ve ezinç o var ki: her ikiside bir dola dökerler,bir kavşakta birleşirler demek oluyor ki: sevinçte,ezinçte ortak bir dünyada birleşirler nasıl ki: azerbaycan şaȋri behtiyar vehapzade diyor:-
Ey gönül dünyadan ne küs ne inci
Sevinçte gami gör gamde sevinci
Evet türkü dünyası sevincin acının karıştığı bir dünyadır,sanıyorum ki:türkü dedikleri genel bir addır ve sanăt dünyasında öyle sürüp gidiyor halbu ki:türküler makamlardan fark eder...türküler(şarkı,mani,beste,türkmani,varsağı,kaya başı,kara oğlan ve haddadi gibi güfteleri içerir ).
Makamlarıysa(beyat,nehavend,hicaz,seba,rast,âcem ve neva gibi ana(esas) makamlar ve(deşt,sigah,irak,hezzam,nü eser,hüseyni ve çıhargah gibi budak makamlar) ...teclis,akser teclis,çollü,kör oğlu,kesik kerem,mühalif ve beşiri gibi degişik usulları içine alır .
Bizim telaferde vaktiyle saăd bayğuş,ăbbas âkriş,hıdır ârabo,ălı kulu,deli âbit,hıdır idris cevad yakup,abdulkadir hissik,zelâbdin rıza,rıza ûbeyt,ibrahım allah virdi,elyas köylu,muhammet yunus hebabı gibi makam çağıranlar vardı.bugündeyse(yasin yehya oğlu,ismail baba,hüseyin selbi,hüseyin ismail,eyyup anadul oğlu,ali baba,salim âbdi,haşim behzat,emel varraz,fazıl varka,sadık sazı güzel ve hazim çolak gibi bir çok beste okuyanlar varıysada ancak ali idris,felah şeffo,ve zeki nasırı örnek verebiliriz.
Elimizdeki yazıda tanınmış makamşınas ali idristen söz açmak istiyoruz :-
ăli idrisin sanatla ilgisi(6) yaşlarından başlamış ve babasının gönlüne yakın olan üçüncü karısından olduğu için babası onu kendisiyle birlikte saz ve türkü meclislerine götürürmüş o günlerdeki yayğın türkülerse:-
Sultan bir bağa vardı
Ne bağ duydu ne bağvancı
***
Ey peri gel gir bağa gör ne xoş olur meyvesi
Bir elinde zülfün tarar o bir elde var aynası
Türküleriydi.
Ve babasıyla eğlencelerine hazır olduğu(mustafa nar) hıdır ârabo ve hıdır idris gibi ünlü çağrıcılardan bir çok usullar öğrendi,söz konusu makamşınas gençiyken (hara leyli) ve(odlu gelin közlü kız)halay besteleriyle toylarda halay başını çekermiş çünkü bizim sanatkar sanat dünyasına beste penceresinden girmiş.
ăli idris gençiykende bir çok makamlar çağırırmış ama hangi makamlar olduğunu bir türlü bilmezmiş,sonradan çağırdığı o makamların yayğın makamlara benzedigini belkide aynisi olduğunu anlamış dedigi o makamlar şunlardır:
Hicaz,beyat,çöllü,kesik kelam,teclis,akser teclis.
Ali idris makam eğlencesine(çöllü)usulunda başlar:
Top top olur kızıl gülün bitişi
Tenha olur garip bülbül ötüşü
Köme köme gelin kızlar yürüşü
Yollar bayram iler ben ah ilrem
***
Kendisinin en çok beğendigi ve en dokunaklı bir şekilde çağırdığı makam urfa makamıdır büyük divanlarda çağrılan bu makama (divan) makamıda denir,ancak makam severlerin devkini okşamak için eğlencesini diger makamlarda açar .
Tanınmış makamşınas ali idris yaşlıların bulunduğu meslislerde(teclis) çağırır ancak öz başına kalınca(dertli) makamında gölünü avutur,böylece ăli idris sanatta yaratıcılığa inanarak eski makamları çağırmakla yetinmeyerek öz yanından bir makam çıkarmış bulunuyor ve bu makamın adını(dertli) bırakmış, nedenini sorduğumda...hazin makam olduğu için adını dertli bıraktım cevap verdi,ben ona öz makamının( ey felekle ) başladığı için adını(felek) makamı olmasını önerdim...
Olsun dedi.
ăli idrise göre(teclis) makamı ile(akser teclis) makamı arasındaki fark (deşt) ile (sigah) makamları arasındaki fark gibidir...ayrıca kesik kelam(kesik kerem) ile (rast) makamının arasında bir makamın bulunduğunu ve özel bir makam şeklini aldığını söylemektedir .
ăli idris diyor bence en hefif makam (seba) makamıdır ve en güç ve en zor makam(rast) makamıdır,bizim makamşınas diyor:- ben seba makamını beş usulda çağırırım 1- türk güftesi 2- arap güftesi 3- iran güftesi 4-telafer güftesi 5- kendime mahsus bir güfte ...ve öz güftemi eğlence uzun sürdükten sonra heveslenerek çağırırım:
Gel sana söleyim ey saçı sümbül
Ben sana bülbülüm sen bana bir gül
Ya bir gelin ya bir kadın ya bir dul
Her neiysen benden haber al güzel
Telaferin tanınmış makamşınası ăli idris okşayıcı,dokunaklı,yüksek bir sese sahiptir ,ve yetişen genç kuşağın birinci ustadı sayılır..genç makam çağıranlar arasında onun en çok beğendigi saȋt oğludur hem şair hemde çağrıcı olan saȋt oğluna ali idris gayet önem vermektedir...ben ona bütün makam usullarını öğretmeye hazırım diyor.
Telaferin en meşhur ûd çalıcısı(ahmet kara)nın îtirafına göre ăli idrisin özel makam kalkışı,özel ses dalğası var ve her geldi mecliste sesini salmaz.
ăli idrisin dedigine göre( kesik kerem) makamı aslında kesik kerem değil (kesik kelam)dir kimi yerlerinde duraklama olduğu için bu makama(kesik kelam) adı verilmiş ve dilden dile yanlış olarak( kesik kerem ) kalıbını almış ve ali idris sözüne şöyle devam ediyor :-edası zor olduğu için bu makama(keçe delen)derler.
ăli idris ad ve şöhret aramadığı için radyo ve televizyon evlerine ayak açmamış ancak gelecek günlerde kerkükte hazırlanacak olan makam şenliklerine katılmakta gözü vardır .
Usta makamşınasın türk sanatkalarından beğendigi ibrahim tatlı sestir araplerdense güfteci abbas cümeyli, türkmenlere gelince ekrem tuzlu , haba ve abdulvahit küzeçi oğludur .
Telaferli makamşınaslardansa rehmetli zelâbdin rıza , âzzo idris , hıdır çakı , kerrap ve zeki nasırı beğenir .
ăli idris gençlere kendisinden makam usullarını öğrenmeyi ve sığaradan ozak olmayı vesyet ediyor .
Rıza Çolakoğlu
1992
...usta makamşınas ăli idris... )
***
1-1941 de telafer-su mahallesinde dünyaya göz açtı
2- 1947 de sanat dünyasına atıldı
3- 1955 de makam çağırmaya başladı
4-1958 de sığara içmeye başladı
5- 1966 de saz çalmak öğrendi
6-1989 den bu yana sığaranın etkisini sezmektedir
7- üç payı kız bir payı oğlan bir köme çocuk babasıdır
8- evvel yapıcı olarak çalışırdı şimdiyse makam çağırmayı kendisine meslek edinmiş, bizim makamşınas ali idris makam çağırmak için dünyaya gelmiş,makam için yaşıyor ve makam çağıra çağıra beş günlük fani dünyaya el veda edecektir.
9- kısa boylu,buğday benizli,kılıç burunlu,uçan kuşu gökte kapan, sözü yüz be yüz, kin taşımayan,riyadan uzak,alçak gönüllü, kapısı iki kanatına her gelene açık orta yaşlı bir adamdır.
***
İnsan oğlu ve ekiz tayı olan rürkü birbirini tamamlayan iki parçadır,türk şaȋri nazım hikmetin dedigi gibi(yaşanılmaz türküsüz) çünkü insanı doğuran, besleten, büyüten, sevdiren, eğleyen, belkide mutluluğa kavuşturan türkü,ezgi ve ahenktir ..
Türkü insa oğlunun bütün dönemlerinde rol oynayan bir varlıktır.
Anne ev işlerinde gömük olduğu sırada, ağzında lastık meme beşikte kıvrınırken çocuğun kiğılandığı en güzel türkü değilmi:! Genç kızın oya ve gergef nakışları yaparken mirilendigi türkülerin bir çeşiti değilmi?! Yıl sonu sınavlarına hazırlanan talebenin ezberindeki şiirleri güfteledigi türkülerin bir türü değilmi.?!...
Çocuğunu nenilerken annenin dilinden dökülen ballı leylalar en içli türküler değilseler...nelerdir?!vaktiyle atalarımız babalarımız biçin biçerlerken orak kaynak sesine uyğun okudukları(haddadi)besteleri tarihe mal olan folklorsel tütkülerden başka bir şey değildir, türküler iki çeşittir:-
1- Acı ve ezinç türküleri 2- sevgi ve sevinç türküleri
Her iki türünde özel cumhuru ve özel yandaşları bulunur bir az önce dedigimiz gibi türküler iki annenin çocuklarıdır birisi sevgi ve sevinç ötekisi acı ve ezinç o var ki: her ikiside bir dola dökerler,bir kavşakta birleşirler demek oluyor ki: sevinçte,ezinçte ortak bir dünyada birleşirler nasıl ki: azerbaycan şaȋri behtiyar vehapzade diyor:-
Ey gönül dünyadan ne küs ne inci
Sevinçte gami gör gamde sevinci
Evet türkü dünyası sevincin acının karıştığı bir dünyadır,sanıyorum ki:türkü dedikleri genel bir addır ve sanăt dünyasında öyle sürüp gidiyor halbu ki:türküler makamlardan fark eder...türküler(şarkı,mani,beste,türkmani,varsağı,kaya başı,kara oğlan ve haddadi gibi güfteleri içerir ).
Makamlarıysa(beyat,nehavend,hicaz,seba,rast,âcem ve neva gibi ana(esas) makamlar ve(deşt,sigah,irak,hezzam,nü eser,hüseyni ve çıhargah gibi budak makamlar) ...teclis,akser teclis,çollü,kör oğlu,kesik kerem,mühalif ve beşiri gibi degişik usulları içine alır .
Bizim telaferde vaktiyle saăd bayğuş,ăbbas âkriş,hıdır ârabo,ălı kulu,deli âbit,hıdır idris cevad yakup,abdulkadir hissik,zelâbdin rıza,rıza ûbeyt,ibrahım allah virdi,elyas köylu,muhammet yunus hebabı gibi makam çağıranlar vardı.bugündeyse(yasin yehya oğlu,ismail baba,hüseyin selbi,hüseyin ismail,eyyup anadul oğlu,ali baba,salim âbdi,haşim behzat,emel varraz,fazıl varka,sadık sazı güzel ve hazim çolak gibi bir çok beste okuyanlar varıysada ancak ali idris,felah şeffo,ve zeki nasırı örnek verebiliriz.
Elimizdeki yazıda tanınmış makamşınas ali idristen söz açmak istiyoruz :-
ăli idrisin sanatla ilgisi(6) yaşlarından başlamış ve babasının gönlüne yakın olan üçüncü karısından olduğu için babası onu kendisiyle birlikte saz ve türkü meclislerine götürürmüş o günlerdeki yayğın türkülerse:-
Sultan bir bağa vardı
Ne bağ duydu ne bağvancı
***
Ey peri gel gir bağa gör ne xoş olur meyvesi
Bir elinde zülfün tarar o bir elde var aynası
Türküleriydi.
Ve babasıyla eğlencelerine hazır olduğu(mustafa nar) hıdır ârabo ve hıdır idris gibi ünlü çağrıcılardan bir çok usullar öğrendi,söz konusu makamşınas gençiyken (hara leyli) ve(odlu gelin közlü kız)halay besteleriyle toylarda halay başını çekermiş çünkü bizim sanatkar sanat dünyasına beste penceresinden girmiş.
ăli idris gençiykende bir çok makamlar çağırırmış ama hangi makamlar olduğunu bir türlü bilmezmiş,sonradan çağırdığı o makamların yayğın makamlara benzedigini belkide aynisi olduğunu anlamış dedigi o makamlar şunlardır:
Hicaz,beyat,çöllü,kesik kelam,teclis,akser teclis.
Ali idris makam eğlencesine(çöllü)usulunda başlar:
Top top olur kızıl gülün bitişi
Tenha olur garip bülbül ötüşü
Köme köme gelin kızlar yürüşü
Yollar bayram iler ben ah ilrem
***
Kendisinin en çok beğendigi ve en dokunaklı bir şekilde çağırdığı makam urfa makamıdır büyük divanlarda çağrılan bu makama (divan) makamıda denir,ancak makam severlerin devkini okşamak için eğlencesini diger makamlarda açar .
Tanınmış makamşınas ali idris yaşlıların bulunduğu meslislerde(teclis) çağırır ancak öz başına kalınca(dertli) makamında gölünü avutur,böylece ăli idris sanatta yaratıcılığa inanarak eski makamları çağırmakla yetinmeyerek öz yanından bir makam çıkarmış bulunuyor ve bu makamın adını(dertli) bırakmış, nedenini sorduğumda...hazin makam olduğu için adını dertli bıraktım cevap verdi,ben ona öz makamının( ey felekle ) başladığı için adını(felek) makamı olmasını önerdim...
Olsun dedi.
ăli idrise göre(teclis) makamı ile(akser teclis) makamı arasındaki fark (deşt) ile (sigah) makamları arasındaki fark gibidir...ayrıca kesik kelam(kesik kerem) ile (rast) makamının arasında bir makamın bulunduğunu ve özel bir makam şeklini aldığını söylemektedir .
ăli idris diyor bence en hefif makam (seba) makamıdır ve en güç ve en zor makam(rast) makamıdır,bizim makamşınas diyor:- ben seba makamını beş usulda çağırırım 1- türk güftesi 2- arap güftesi 3- iran güftesi 4-telafer güftesi 5- kendime mahsus bir güfte ...ve öz güftemi eğlence uzun sürdükten sonra heveslenerek çağırırım:
Gel sana söleyim ey saçı sümbül
Ben sana bülbülüm sen bana bir gül
Ya bir gelin ya bir kadın ya bir dul
Her neiysen benden haber al güzel
Telaferin tanınmış makamşınası ăli idris okşayıcı,dokunaklı,yüksek bir sese sahiptir ,ve yetişen genç kuşağın birinci ustadı sayılır..genç makam çağıranlar arasında onun en çok beğendigi saȋt oğludur hem şair hemde çağrıcı olan saȋt oğluna ali idris gayet önem vermektedir...ben ona bütün makam usullarını öğretmeye hazırım diyor.
Telaferin en meşhur ûd çalıcısı(ahmet kara)nın îtirafına göre ăli idrisin özel makam kalkışı,özel ses dalğası var ve her geldi mecliste sesini salmaz.
ăli idrisin dedigine göre( kesik kerem) makamı aslında kesik kerem değil (kesik kelam)dir kimi yerlerinde duraklama olduğu için bu makama(kesik kelam) adı verilmiş ve dilden dile yanlış olarak( kesik kerem ) kalıbını almış ve ali idris sözüne şöyle devam ediyor :-edası zor olduğu için bu makama(keçe delen)derler.
ăli idris ad ve şöhret aramadığı için radyo ve televizyon evlerine ayak açmamış ancak gelecek günlerde kerkükte hazırlanacak olan makam şenliklerine katılmakta gözü vardır .
Usta makamşınasın türk sanatkalarından beğendigi ibrahim tatlı sestir araplerdense güfteci abbas cümeyli, türkmenlere gelince ekrem tuzlu , haba ve abdulvahit küzeçi oğludur .
Telaferli makamşınaslardansa rehmetli zelâbdin rıza , âzzo idris , hıdır çakı , kerrap ve zeki nasırı beğenir .
ăli idris gençlere kendisinden makam usullarını öğrenmeyi ve sığaradan ozak olmayı vesyet ediyor .
Rıza Çolakoğlu
1992
0 التعليقات:
إرسال تعليق