(( Ben ve ........ siyaset ))
***
hayat siyasettir siz siyaset bilmiyorsunuz diyorlar bana ...... nasıl bir siyaset bilmen ? iki yüzlülükmü ? ...... dolanbazlıkmı ? ...... aldatıcılıkmı ? ...... yoksada yalan söylemek , eğer siyaset bu ıysa ben bunu başarmam daha doğrusu öyle eğri bügrü yollara baş vurmak hoşuma gitmez .
siyasette dostluk , arkadaşlık yoktur , ülkü , ilke aranmaz , ahlak düşünülmez en çirkin yollarla bile olsun karşı tarafı yola yatırmat , kandırmak , fent , plan , yalan söylemekle aldatmaktır ...... madem ki :- Siyaset budur ..... ben öyle bir cehennem yolunu seçmek istemiyorum .
ulu tanrının adam oğluna âkıl verdigi çirkin hedefler peşinde koşmak için değil , tehlike , yokuş , sapıklık yollarını seçmek için değil , zavallı insanların omuzlarına basıpta üst makamlara tırmanmak için değildir ....... körlere kılavuzlık yapmak , azğınlara doğru yolu göstermek , hayırı şerden ayırt etmek mazluların haklarını kayırmak içindir , yoksa peyğamberleri , ıslahatçıları göndermezdi ne îsa , ne buza ( buda ) ne sokrat , ne konfişyos nede marsın luser her hangi birisi siyasi değildi , ancak politika sözlügünde öyle niteliklerin birisi bulunmaz ve siyasilerin fikrini , duyğusunu öyle şeyler yoklamaz .
ben ilerici bir mefküreye inansamda bile , şiîligi mezhep kabul etsemde bile kos koca bir millete mensup olduğumu kıvanç duyarım ...... soydaşlarımı severim , milletime vefalı kalırın , öz anne dilimi (yâni türk dilini) gözüm bebeği gibi korurum .
üniversitedede âyni durumdaydım oyunbazlık yapmadım bir kıza gönül verdim öbür kızlarla işim ne ?!..... bana eğilim gösteren bir kızla bacı kardeş gibi davrandıkta hemen bana sırt çevirdi , âf edersiniz kardeşim benim gönlümde ancak bir kıza yer var ...... iki kızı sığmaz dedim .
âskerliktede yine karakterimi değişmdim boşuna bir kere bir bölük başı ve ya tuğay komutanı kapısında durmadım , bir gün kışlada bize uğrayan bölük başı beni tanımadığını söyledi ...... karşıma gelecek bir subaya selam vermek icab ederse yolumu 300 – 400 metre uzağa vurdururdum .
mahpushanedeyken fakir bir âileden olduğum için görüşmcim olmazdı ( ancak ihtiyar babam aylarda bir ziyaretime gelirdi ) benimle birlikte bulunan mahpus dost ve arkadaşlar tavuğu , balığı yağda kavururlardı , kuş başı pişirirleredi , ben iyse sadece happishanede ( kâna ) dedikleri basit yemeklerle yetinirdim , ve öz masrafımı kendi emeğimle ayak kabi örmekle , boncuk dizmekle temin ederdim , artsa beni kıt ziyaret eden babamın cebime koyardım .
yavan yedim, yırtık giydim , sıkıntı, kara günler gördüm , kimseye el açmadım minnet kabul etmedim , sadaka almadım , bir gün bana israrla bir tavuk vermek isteyen bir âziz arkadaşımın ( yemin keffaresi ) olarak kardeşine bir boncuk madalya işlemeye söz verdim ve benimle âyni koğuşta bulunan soydaşlarım bin başı esât reşit , âzettin efendi , sadun köprülü , bahâettin kocava , âzzam , fatih bey ve erşet salihi onlarla seferdaş ( sofradaş ) olmak teklifinde bulundular , yalnız şükranlarımı bildirmekle kâbul etmdim .
bir süre mağazacılık yaptım dolandırıcılık yapmadım , müşteri kızlar kadınlar sizin işiniz pahalı .... hayır pahalı değil şu sütyanı , şu makyaj takımını bu kadar paraya almışım üstüne bu kadar parada kazanç ekleyerek size satıyorum , hakiki fıyatı dediğim için koyup giderlerdi .
şahsi ilişkilerime gelince menfaât perest değilim işim düştügü yere , yüzümün suyunu tökerek yalvarmam , boyun eğmem , mal ve cah sahiplerine yaltanmam , koyun koltuğa girmem , kondura silmem sakal öpmem , dalkavukluk yapmam .
eleştiriciligi şerefli bir meslek bilmekteyim her hangi bir sebeple olsun şair olmayan bir dostumu , bir arkadaşımı ondan bir şeyler beklercesine , şiȋrine layık olmadığı değeri vererek onu kalbur üstü bir şair göstermek niyetinde değilim , diğer bir şair kim olursa olsun hakkını öderim âzra pavent yahudinin birisi olsada bile onun şairligini kabul ederim , dağıstanlı şair resul hemzetov türk milletine karşı olumsuz tavır takınmış diye , onun dev bir şair olduğunu keçe altına koyamam .
genel olarak davranışlarmda iki yüzlülük bilmem birisinin gönlünü yapıyorum diye önünde onu övüp arkasınca yermem âybi kusuru yüze çalıyorsun diyorlar bana , hatır saymıyorsun , gönül kırıyorsun siyaset bilmiyorsun diyorlar bana , evet ben siyaset bilmiyorum , madem ki :- siyaset iki yüzlülüktür , yalancılıktır , dolandırıcılıktır dine muhalif ,kuraldışı , ahlaka aykırdır ben öyle bir siyaseti bilmek istemiyorum, nede öğrenmek istiyorum , siyasi dedikleri kalleş , sahtekâr , hileci kimseler sadece ve sadece öz çıkarlarını düşünürler , arkadaşlarını ipe gönderirler , mücadele yoldaşlarına ayak verip yerlerini almak isterler , zavallı milletleri halkları ballı sözlerle yaldırak slogan , planketlerle aldatırlar , hedeflerine ulaşmak için elden gelen çirkin yollara baş vururlar , işte siyaset budur ......... ben nerede siyaset nerede ...... öyle bir siyaset neyime gerek ?! bence gerçek âyni gerçektir hakkın bir tek yüzü var ...... onun tek terazısı vardir , ona her kes bir açıdan bakabilir dedikleri saçma savdan başka bir şey değildir ...... kim ne dese desin , varsın üzülen üzülsün , kınayan kınasın , sögende sögsün ben haktan yanayım , hakkı severim , kayırırım her zaman ve her yerde korkmayarak hak söylerim, hazreti – alinin dediği gibi hak bana bir dost bırakmamış ...... işte ben böyleyim ..... hak bana yardımcı olsun .
Rıza Çolakoğlu
***
hayat siyasettir siz siyaset bilmiyorsunuz diyorlar bana ...... nasıl bir siyaset bilmen ? iki yüzlülükmü ? ...... dolanbazlıkmı ? ...... aldatıcılıkmı ? ...... yoksada yalan söylemek , eğer siyaset bu ıysa ben bunu başarmam daha doğrusu öyle eğri bügrü yollara baş vurmak hoşuma gitmez .
siyasette dostluk , arkadaşlık yoktur , ülkü , ilke aranmaz , ahlak düşünülmez en çirkin yollarla bile olsun karşı tarafı yola yatırmat , kandırmak , fent , plan , yalan söylemekle aldatmaktır ...... madem ki :- Siyaset budur ..... ben öyle bir cehennem yolunu seçmek istemiyorum .
ulu tanrının adam oğluna âkıl verdigi çirkin hedefler peşinde koşmak için değil , tehlike , yokuş , sapıklık yollarını seçmek için değil , zavallı insanların omuzlarına basıpta üst makamlara tırmanmak için değildir ....... körlere kılavuzlık yapmak , azğınlara doğru yolu göstermek , hayırı şerden ayırt etmek mazluların haklarını kayırmak içindir , yoksa peyğamberleri , ıslahatçıları göndermezdi ne îsa , ne buza ( buda ) ne sokrat , ne konfişyos nede marsın luser her hangi birisi siyasi değildi , ancak politika sözlügünde öyle niteliklerin birisi bulunmaz ve siyasilerin fikrini , duyğusunu öyle şeyler yoklamaz .
ben ilerici bir mefküreye inansamda bile , şiîligi mezhep kabul etsemde bile kos koca bir millete mensup olduğumu kıvanç duyarım ...... soydaşlarımı severim , milletime vefalı kalırın , öz anne dilimi (yâni türk dilini) gözüm bebeği gibi korurum .
üniversitedede âyni durumdaydım oyunbazlık yapmadım bir kıza gönül verdim öbür kızlarla işim ne ?!..... bana eğilim gösteren bir kızla bacı kardeş gibi davrandıkta hemen bana sırt çevirdi , âf edersiniz kardeşim benim gönlümde ancak bir kıza yer var ...... iki kızı sığmaz dedim .
âskerliktede yine karakterimi değişmdim boşuna bir kere bir bölük başı ve ya tuğay komutanı kapısında durmadım , bir gün kışlada bize uğrayan bölük başı beni tanımadığını söyledi ...... karşıma gelecek bir subaya selam vermek icab ederse yolumu 300 – 400 metre uzağa vurdururdum .
mahpushanedeyken fakir bir âileden olduğum için görüşmcim olmazdı ( ancak ihtiyar babam aylarda bir ziyaretime gelirdi ) benimle birlikte bulunan mahpus dost ve arkadaşlar tavuğu , balığı yağda kavururlardı , kuş başı pişirirleredi , ben iyse sadece happishanede ( kâna ) dedikleri basit yemeklerle yetinirdim , ve öz masrafımı kendi emeğimle ayak kabi örmekle , boncuk dizmekle temin ederdim , artsa beni kıt ziyaret eden babamın cebime koyardım .
yavan yedim, yırtık giydim , sıkıntı, kara günler gördüm , kimseye el açmadım minnet kabul etmedim , sadaka almadım , bir gün bana israrla bir tavuk vermek isteyen bir âziz arkadaşımın ( yemin keffaresi ) olarak kardeşine bir boncuk madalya işlemeye söz verdim ve benimle âyni koğuşta bulunan soydaşlarım bin başı esât reşit , âzettin efendi , sadun köprülü , bahâettin kocava , âzzam , fatih bey ve erşet salihi onlarla seferdaş ( sofradaş ) olmak teklifinde bulundular , yalnız şükranlarımı bildirmekle kâbul etmdim .
bir süre mağazacılık yaptım dolandırıcılık yapmadım , müşteri kızlar kadınlar sizin işiniz pahalı .... hayır pahalı değil şu sütyanı , şu makyaj takımını bu kadar paraya almışım üstüne bu kadar parada kazanç ekleyerek size satıyorum , hakiki fıyatı dediğim için koyup giderlerdi .
şahsi ilişkilerime gelince menfaât perest değilim işim düştügü yere , yüzümün suyunu tökerek yalvarmam , boyun eğmem , mal ve cah sahiplerine yaltanmam , koyun koltuğa girmem , kondura silmem sakal öpmem , dalkavukluk yapmam .
eleştiriciligi şerefli bir meslek bilmekteyim her hangi bir sebeple olsun şair olmayan bir dostumu , bir arkadaşımı ondan bir şeyler beklercesine , şiȋrine layık olmadığı değeri vererek onu kalbur üstü bir şair göstermek niyetinde değilim , diğer bir şair kim olursa olsun hakkını öderim âzra pavent yahudinin birisi olsada bile onun şairligini kabul ederim , dağıstanlı şair resul hemzetov türk milletine karşı olumsuz tavır takınmış diye , onun dev bir şair olduğunu keçe altına koyamam .
genel olarak davranışlarmda iki yüzlülük bilmem birisinin gönlünü yapıyorum diye önünde onu övüp arkasınca yermem âybi kusuru yüze çalıyorsun diyorlar bana , hatır saymıyorsun , gönül kırıyorsun siyaset bilmiyorsun diyorlar bana , evet ben siyaset bilmiyorum , madem ki :- siyaset iki yüzlülüktür , yalancılıktır , dolandırıcılıktır dine muhalif ,kuraldışı , ahlaka aykırdır ben öyle bir siyaseti bilmek istemiyorum, nede öğrenmek istiyorum , siyasi dedikleri kalleş , sahtekâr , hileci kimseler sadece ve sadece öz çıkarlarını düşünürler , arkadaşlarını ipe gönderirler , mücadele yoldaşlarına ayak verip yerlerini almak isterler , zavallı milletleri halkları ballı sözlerle yaldırak slogan , planketlerle aldatırlar , hedeflerine ulaşmak için elden gelen çirkin yollara baş vururlar , işte siyaset budur ......... ben nerede siyaset nerede ...... öyle bir siyaset neyime gerek ?! bence gerçek âyni gerçektir hakkın bir tek yüzü var ...... onun tek terazısı vardir , ona her kes bir açıdan bakabilir dedikleri saçma savdan başka bir şey değildir ...... kim ne dese desin , varsın üzülen üzülsün , kınayan kınasın , sögende sögsün ben haktan yanayım , hakkı severim , kayırırım her zaman ve her yerde korkmayarak hak söylerim, hazreti – alinin dediği gibi hak bana bir dost bırakmamış ...... işte ben böyleyim ..... hak bana yardımcı olsun .
Rıza Çolakoğlu
0 التعليقات:
إرسال تعليق